24 Kasım 2016 Perşembe

Hacet Namazı Ayetleri nelerdir?

  وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ

Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne).

 (Allah’tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah’a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

 

Bakara Suresi-45 ayeti kerimesi hacet namazından bahsetmektedir.

Bismillâhirrahmânirrahîm

İstiane sabırla ve namazla yalnız Allah'tan istenebilir.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) buyurmaktadır: "Cebrail kardeşimin bana öğrettiği iki namazdan biri İSTİHARE, diğeri HACET namazıdır."

Kişi bir kararın kendisi için uygun olup olmadığını İSTİHARE namazı kılarak Allah'tan sorabilir. Bu iki rekâtlık namazda Fâtiha'dan sonra Kâfirun Suresi okunur. İkinci rekâtta da Fâtiha'dan sonra İhlâs Suresi okunur ve Allah'tan yapmak istenen şeyin ya da kararın uygun olup olmadığı sorulur. Eğer Allahû Tealâ beyaz veya yeşil renklerin hakim olduğu bir rüya göstermişse kararın uygun, siyah veya kırmızı renklerin olduğu bir rüya göstermişse uygun olmadığı anlaşılır.

2. namazın adı HACET namazıdır ve şöyle kılınır:
1. Rekât: Subhaneke + Fâtiha + 3 Âyetel Kursî
2. Rekât: Fâtiha + İhlâs + Felâk + Nâs
Oturuş: Ettehiyyatu
3. Rekât: Fâtiha + İhlâs + Felâk + Nâs
4. Rekât: Fâtiha + İhlâs + Felâk + Nâs
Oturuş: Ettehiyyatu + Allahumme Salli + Allahumme Barik + Rabbena

Ve kişi Allah'tan hacette bulunur: "Yarabbi benim mürşidim kim, bana onu göstermeni dilerim. "Dünyaya ya da manevî âleme ait birşey isteniyorsa yine hacet namazı kılınır. Allahû Tealâ "namazla"sözüyle hacet namazını ifade etmektedir. İnsanlar vardır hem Allah'a ulaşmayı dilemezler hem de hacet namazını kılarak Allah'tan devamlı mürşidlerini sorarlar. Allahû Tealâ da onlara sabırlı da olsalar mürşidlerini hiç göstermez. Bu insanlar kendi kendilerini aldatırlar: "Ben Allah'a ulaşmayı diliyorum ama Allah bana mürşidimi göstermiyor" diyerek yalan söylerler. Çünkü Allahû Tealâ buyurmaktadır:

29/ANKEBÛT-5 Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi le âtin, ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayı (hayattayken Allah’a ulaşmayı) dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.
Eğer kişiler huşû sahibiyse kesin şekilde inanırlarki ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıracaklardır ve ölümden sonra da ruhları tekrar Allah'a bir defa daha geri dönecektir.

Hacet namazı kılınıpta Allah'tan sorulduğu zaman o şeye ehil olunmalıdır.

Hacet namazını kılan kişi huşû sahibiyse yani Allah'a ulaşmayı gerçekten diliyorsa ve mürşidini Allah'tan sorduysa Allah'ın o kişiye mürşidini daha ilk seferde göstermemesi mümkün değildir. İşte bu dizayn içerisinde âyet-i kerime Allah'tan istianenin nasıl istenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Ve kişi huşû sahibi olmuşsa Allahû Tealâ mutlaka mutlaka mürşidini gösterecektir ve istianeyi ona ulaştıracaktır.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

 

 Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah’a karşı takva sahibi olun ve O’na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz. 

 

Maide suresi 35. ayeti kerimesi

Allahû Tealâ burada âmenû olanların takva sahibi olmasını ve Allah'a ulaştıracak olan vesileyi yani mürşidi Allah'tan istemelerini emrediyor. Tabiatıyla mürşide ulaştıktan sonra da nefs tezkiyesi söz konusu. Ve Allahû Tealâ, “Allah yolunda cihad edin.” diyor. Bu cihad, hem insanın nefsiyle yapacağı büyük cihad hem de Allah'ın düşmanlarıyla yapılan küçük cihadı kapsar. Allahû Tealâ, felâha ermenin, kurtuluşa ermenin cihadla mümkün olacağını söylüyor. Bu âyetteki cihad nefs tezkiyesi ve tasfiyesi olan büyük cihaddır.

Nefse karşı cihad-ı ekberi kazanmak ancak mürşide tâbî olmakla gerçekleşir. Mürşidsiz hiç kimse tek başına büyük cihadı başaramaz. Allah'tan, Allah'a ulaştıracak olan vesileyi istemek, mürşidi istemek, nefs tezkiyesi yapmak farzdır. Felâh, cennet müjdesine, cennet kurtuluşuna ulaşmaktır.

Âyette bahsedilen felâh (kurtuluş) 3. kat cennet müjdesidir. Bir insanın 3. kat cennet kurtuluşuna ulaşması, felâha ermesi, vesileyi istemesine, mürşide ulaşmasına, tövbe edip kalbine îmân yazıldıktan sonra nefs tezkiyesi yapmasına ve böylece 3. safha takva sahibi olup felâha ermesine bağlıdır. 1. safhadaki takva Allah'a ulaşmayı dilemek yani âmenû olmaktır. Kişiyi birinci kat cennete ulaştırır (Cennetün Aliyeh). 2. safhadaki takva âyet-i kerimede “Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin.” olarak belirtiliyor. Yani Allah'a ulaştıracak vesileyi, mürşidi isteyip mürşidin önünde tövbe ederek, el öperek “lâ ilâhe illallâh muhammedun resûlullâh” diyerek, 2. safhadaki takvanın sahibi olursunuz. Burada ikinci kat cennet kazanılır (Cennetün Firdevs). Sonra O'nun yolunda cihad etmeye, büyük cihadı (nefs tezkiyesi) yapmaya başlıyorsunuz. Nefs tezkiyesi sonunda Allahû Tealâ'nın evliyası oluyorsunuz. Tezkiye olayında ruh Allah'a ulaşır ve kişi felâha erer. Burada 3. kat cennetin müjdesi vardır (Cennetün Huld). Böylece âyet-i kerime bize 1. 2. ve 3. safhadaki takva ile takva sahibi olmayı gösteriyor.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.